10 Haziran 2009 Çarşamba

#15 || Milan Baros



2008-2009 sezonu öncesi yaşanan transfer döneminde Galatasaray'ımız bombaları ardı ardına patlatıyor, rakiplerini şaşırtıyor, yapılan transferlerin ise Haldun Üstünel tarafından açıklanmadan önce yazılı ve görsel basında yer almaması başarılı bir politika izlediğimizin kanıtı oluyordu. Sırasıyla; Harry Kewell, Morgan De Sanctis ve Fernando Meira transferlerinden sonra bir bomba daha patlatıyor, Çek futbolunun önemli yıldızlarından Milan Baros'u transfer ediyorduk.

26 Ağustos 2008'in ilk saatleriydi. Saatler gece 01:30 sularıydı. İnternette sayfaları geziyor, yeni yapılacak transferin kim olacağına dair fal açıp, kendimizce fikirler ortaya koyarken, msn'den bir arkadaşım yazdı: ''GS TV'yi aç hemen'' GS TV'yi açtığımda aynı Harry Kewell transferinde olduğu gibi ekranın alt tarafında ''Milan Baros Galatasaray'da'' yazıyor, canlı yayında telefon bağlantısı yapılmış, telefonun öbür ucunda yine tanıdık bir ses olan Haldun Üstünel vardı.

“Öncelikle Galatasaray camiası ve spor kamuoyuyla yeni bir transferi paylaşmanın sevincini ve gururunu yaşıyoruz. Yine dünya çapında bir oyuncuyu Türkiye’ye getirerek büyük bir iş yaptığımıza eminiz. Futbol kariyeri belli olan, dünyanın önde gelen bir çok ünlü takımında oynamış Milan Baros artık Galatasaraylı. Kulübüyle bonservis konusunda anlaştık ayrıca kendisiyle de 3 yıllığına anlaşmaya vardık. Tüm imzalar atıldı.. Tam bir ekip çalışması gerçekleştirdik, bu transferde emeği geçen tüm Galatasaraylılara ve camiamıza hayırlı olsun.Galatasaray Türk futbolunun önemli bir markası ve biz de futbolun marka isimlerini camiamıza kazandırmaya devam ediyoruz.”



Gerçekten çok önemli bir isim, Avrupa tarafından marka sayılabilecek bir isim daha transfer ediliyordu. Gecenin bir yarısı evin içerisinde sevinç çığlıkları atıyordum. Haldun Üstünel'in konuşması sürdükçe tv'ye doğru ''helal olsun sana'' diye haykırıyordum. Daha önceki transferlerde olduğu gibi, Milan Baros ismi de medyada hiç yer almamıştı. Bunun adı sağ gösterip sol vurmaktı. Bu başarı Haldun Üstünel'e aitti. Spiker de adet sözcümüz oluyordu o an, Kewell ve De Sanctis’den sonra Baros transferinde de önemli katkısı olduğu yönündeki soruyu Haldun Üstünel'e soruyordu. Kendisinin cevabı ise; “Tabiî ki bu tip transferler uzunca bir süreç alıyor ama biz ekip çalışmasıyla transferi gerçekleştirdik. Bireylere pay biçmeyelim.” şeklinde oluyordu.



Milan Baros transferiyle birlikte hazımsızlık duyan ezeli rakiplerimiz ve muhalefet gruplarımız yine her zamanki gibi sazı eline alıp; Baros'un formsuzluğu, kariyeri boyunca 11 golden fazla atamaması gibi konuları gündeme getirirlerken bir de iddialı bir laf ortaya atıp ''Türkiye'de 10 gol atamaz'' diyerk, transfer başarısını küçümseme yoluna gidiyorlardı. Euro 2004'te gol kralı olması, 2005'te İstanbul'da Milan ile oynanan Şampiyonlar Ligi finalinde Harry Kewell ile Liverpool'un forveti olarak sahaya çıkmasından neredeyse bahsedilmiyordu.

Ancak kendisi forma giymeye başladıktan sonra o ''10 gol atamaz'' diyenler susmak zorunda kaldılar. Sezonun devre arası olduğunda 15 gol ile maç başına 1 gol ortalamasıyla oynuyordu. Kewell'in devre arası ameliyat olması, Arda'nın performans düşüklüğü, Lincoln'ün ise teknik heyetle yaşadığı sorunlar, Baros'u da etkiliyordu. Sezonun ikinci devresinde Baros sadece 5 gol atma başarısını gösteriyordu Baros ve 20 golle 2008-2009 Türkiye Ligi gol krallığını kazanıyordu. Baros'u besleyen üçlü şayet sezonun ilk yarısındaki performanslarını devam ettirmiş olsaydı, kendisi belki de 30 golü bulacaktı. Galatasaray formasıyla toplamda 33 maçta 25 gol atarak adeta kendi kariyerini yeniden yazıyordu Baros.



Bu sezon ligler sona ererken tek endişem; Kewell ve Baros'un önümüzdeki sene takımdan ayrılmak istemeleri yönündeydi. Ancak bu endişem Frank Rijkaard'ın teknik direktörlüğe getirilmesiyle sona erdi. Sezonu her ne kadar kötü tamamlayıp 5.sırada yer alsakta, önümüzdeki sezon için büyük hedefler olduğunun bir kanıtıydı Rijkaard transferi. Rijkaard'ın hücum futboluna yönelik sistem sevdiği aşikar. 4-3-3 sistemini Barcelona'dan sonra Galatasaray'ımızda da uygulamaya koyacaktır. Geçen sezonun ilk yarısında harikalar yaratan Arda-Kewell-Lincoln-Baros dörtlüsü, önümüzdeki sezon yapılacak takviyelerle belki de tekrar sahne alacak. Bu dörtlü içerisinden Lincoln'ün yerine daha etkili oynayabilecek ve takımı maestro gibi yönetebilecek bir transfer olduğu taktirde, bizleri hayli seyir zevki yüksek maçların beklediğini söylemek yalan olmaz.

I love youuu Milaannn Baroosss...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder